22 Aralık 2011 Perşembe

OKUMADAN ADAM OLUNMAZ

Geçen hafta nerde okudum anımsamıyorum, yanılmıyorsam bir yabancı, Türkiye de güzel insanlar yetişiyor diyor  çok değerli bilim adamları, sanatçılar, ressamlar, öğretim üyeleri, hukukçular…. fakat ne yazık ki politikayla uğraşan insanlar eğitimi eksik, sanattan anlamayan, mimariden, güzellikten, insan haklarından, hukuktan, adaletten, özgürlükten, demokrasiden anlamayan yetersiz insanlar ….

Türklerin en büyük zaaflarından biri budur gerçekten…  Adamın tespiti son derece doğru. Uluslararası platformlarda çok değerli düşüncelere sahip Türk kadın ve erkekleriyle tanışıyorlar, Türk olduklarına inanamıyorlar.

Çünkü politik platformda tanıştıkları adamlarla ilgileri yok, politikacılar da Türk olduklarını söylüyorlar ama başka bir gezegenden geldiklerini sözlerinden, duruşlarından anlıyorlar. Kompleksli, bilgisi, görgüsü eksik insanlar bunlar, atasına, tarihine saygısı olmayan, karakteri olmayan, yeterli donanıma sahip olmayan, taşıdığı görevin bilincinde, sorumluluğunda olmayan insanlar… kendilerine faydası olabilir ama vatana, millete ne yazık ki faydası olmayan, donanımı eksik insanlar… Bu yüzden politik platformda konuşulan Türkçe beni hiç şaşırtmıyor ama canımı sıkıyor.

Kürşat Tüzmen, Kılıçdaroğlu na “biz adamı ana rahmine kadar kovalarız” demiş, yaparsınız tabi güç sizde, gün sizin gününüz, neden olmasın… siz isterseniz hepimizi anamızın rahmine götürürsünüz, savcılar, hakimler, her meslek grubundan insanları avlamışsınız ne isterseniz bir gecede yapıyorlar, emredin topumuzu götürsünler…

Bunların konuştukları dil hepimizi utandırıyor, oysa milletçe çok daha faydalı işler yapmalıyız. Eloğlu çalışıyor, tıpta, ulaşımda, iletişimde durmadan teknoloji üretiyor, biz satın almak durumundan kurtulmak, kendi teknolojimizi üretmek için neler yapmalıyız bunun üzerine düşünmeli, gerekeni yapmalıyız. Çocuklarımızın başı dik olsun diye el birliğiyle çalışmalıyız…

Dün akşam bir adam, sessiz sedasız elinde kamerasıyla dört kez gittiği Cannes dan dördüncü ödülünü alarak bizi onurlandırdı, adı Nuri Bilge Ceylan… bütün kalbimle alkışlıyorum. Dün sabah İskenderun dan Ankara ya yaptığım uzun yolculukta hayatı boyunca yaptığı röportajları bir kitapta toplayan Yaşar Kemal in kitabı bana eşlik etti, destansı Türkçesini özlemişim. İnsana kendi dilini sevdiren bu adamı okuyun, onun kitaplarını okumadan insan sevemezsiniz, onun kitaplarını okumadan  Anadolu yu sevemezsiniz, onun kitaplarını okumadan ölmemelisiniz.

Bana abartıyorsun diyebilirsiniz, abartmak istiyorum. Farkında değiliz ama  yüreğimizden insan sevgisini götürüyorlar, bu politik atmosfer hepimize zarar veriyor, hayatlarımızı karartıyorlar…  Bu ülkenin politikacıları da okumaya vakit buldukları zaman işler yoluna girecektir. Onların bu filmleri seyretmeye, bu kitapları okumaya vakitleri yok anlaşılan, bu yüzden sığ bir Türkçe konuşuyorlar, bizi utandıran bir dil kullanıyorlar. Oysa okumadan adam olunmaz.

Bu ülkeyi kuran, bu Cumhuriyeti kuran o güzel adam hayatı boyunca dört bin kitap okumuş, sadece nasihat etmemiş davranışlarıyla örnek olmuş, O na selam olsun ….

23 Mayıs 2011     


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder