22 Aralık 2011 Perşembe

CUMHURİYET GAZETESİ


Cumhuriyet gazetesini nedense bir günde okuyup bitiremiyorum, atmaya da kıyamıyorum. Ne emeklerle meydana getirilmiş, saklamak mümkün olsa… bu yüzden eski tarihli bile olsa vakit buldukça otobüste, kahvaltı ederken, birini beklerken veya dinlenirken okumaya çalışırım. En bilge arkadaşımdır Cumhuriyet gazetesi … bir dolu bilgiyle donanmış olarak zamanımı değerlendirmiş olurum. Yeni bir alışkanlık mı edinmek istiyorsunuz, haftada bir Cumhuriyet alın,  Cumhuriyet okumak üniversite okumak gibidir.

Yıllar önce birinci sayfanın alt köşesinde Uğur Mumcu yazardı...  ondan sonra o sütuna Mustafa Balbay yazdı, yazıyor… Allaha bin şükür henüz öldürülmedi, susturulmaya çalışılıyor ama bir türlü susmuyor. Silivri den yazıyor, kalemi paslanmıyor.  

Çok önceleri Hıfzı Veldet Velidedeoğlu yazardı ikinci sayfa üst sol sütuna. Hukuka olan ilgimi o yazılar uyandırmıştı. Daha sonra o köşeye Melih Cevdet Anday yazdı. Sürekli onu ziyaret eden bir arkadaşı vardı yazılarında, bilge bir arkadaşa sahip olmak ne güzel diye özenmiştim ona. Meğerse hayali bir arkadaşmış, Gani Girgin. Yazarken uydurduğu bir arkadaş, böylece onunla karşılıklı tartışır, yazılarını  sürükleyici bir hale getirirdi. Sadece yazar değil, şair, yaratıcı, düşündürücü bir filozof…. 

Orhan Veli nin önderliğini yaptığı Garip akımının öncülerinden biriydi. Üç arkadaştan en uzun yaşayanıdır Melih Cevdet Anday. Yaklaşık on yıl önce kaybettik, eceliyle ölen ender aydınlarımızdan biri oldu …. İlerde bu çağın filozofu olarak anılacaktır. İnsana felsefeyi sevdiren, düşündüren güzel yazılarından cevherler toplamak mümkündür. Bugün o yazıları kitaplaşmış halde bulabilir, yazının gücünü hissedebilirsiniz …  

Melih Cevdet Anday, klasikleri çevirmiş, Türkçe romanlar yazmıştır. Raziye adlı romanını tavsiye ederim. Türkçe nin bu kadar doğal ve güzel olduğu başka bir roman var mıdır? bilmiyorum. Okurken etrafınızda yıldızlar, tılsımlı sözcükler uçuşur…. Sıradan bir aşk hikayesi Melih Cevdet in Türkçe siyle sıradanlıktan çıkıp güzelleşir…. o kitabı okuyup bitirdiğimde insanın anadilini neden sevdiğini, kendini ifade etmesinin neden önemli olduğunu anladım …. Her insanın kendi anadili kendine güzeldir tabii, öyle olmalıdır. Çünkü insan kendini anadiliyle ifade edebiliyor, annesiyle, babasıyla, dostuyla ilişkisini diliyle kuruyor. Yaşamlarımızı kullandığımız dile göre inşa ederiz. Bu yüzden önemlidir konuştuğumuz dil … ne konuşursak, ne düşünürsek o oluruz sonunda…

Bir gün televizyonda tartışma programı izliyorum. Son derece hoş, alımlı bir bayan çok güzel bir Türkçe ile bir şeyler anlatıyor. “Bu yoksa o mu?” dedim kendi kendime,  Sophia Laurent kadar güzel bir bayan … Yanılmadım, Nilgün Cerrahoğlu … tam bir Cumhuriyet kadını, kendine güvenen, bilgili, güzel bir gülümseme… yıllardır yazılarını okumuşum, ilk kez kendisini ekranda görüyorum, müthiş tek taraflı buluşma …

Okuyun, okumak her ne kadar tek kişilik bir eylem olsa da çoğalırız belki eninde sonunda ….


20 Ekim 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder