18 Aralık 2011 Pazar

ÖZGÜRLÜK SOKAKLARDADIR

ÖZGÜRLÜK SOKAKLARDADIR 

Yetmiş iki milyonluk mutsuz insanlar ülkesi, komşumuz İran ... henüz topraklarına ayak basmadan örtünüzü hazırlamış, uzun eteklikleri giymiş olmanız gerekir. Çünkü kadın mümkün olduğunca gösterişsiz, belirsiz olmalıdır. Bu yüzden koyu renk giymeyi tercih eder İranlı kadınlar. Daha ilk anda bir ortaçağ filminin içine yanlışlıkla düşmüş gibi ülkenin üstündeki o ağır havayı solumaya başlarsınız. Herkes herkese benzer, çeşitlilik yoktur.     

Tahran da bir üniversitenin önünden geçerken bir hafta önce bir erkek öğrencinin arkadaşlık teklifini reddettiği için kız arkadaşını bıçaklayıp öldürdüğünü, aradan sekiz saat geçmeden erkek öğrencinin de üniversite kapısının önündeki ağaca asılarak idam edildiğini, yedi gün boyunca cesedin orada asılı kaldığını öğrendim. Öğrenciler cesedin altından geçip okula girmiş, derslere devam etmişler. Her gittiğim şehri tek başıma keşfetmek arzumu bu kez ertelemek gerektiğini anladım. Çünkü İran sokaklarında böyle bir manzara ile karşılaşırsam yaşayacağım travmadan korktum.   

Bazı suçlar için idamı savunanlar olabilir ama insanların o suçları işlemesine sebep olunmamalıdır, bireyi o suçu işlemeye iten sebepler ortadan kaldırılmalıdır. Bir ülkede insan hakları yoksa, kadın erkek eşit değilse, erkeklerin egosu yok yere şişirilmişse, kadınlar ezilmiş, yalıtılmış, korkutulmuş, duygu ve düşünceler bastırılmışsa yok yere cinayetler işlenebilir. Bu durumda işlenen her suçta toplumun, yasa koyucuların ve o düzeni destekleyen herkesin payı vardır. Bu yüzden erkek öğrenci tek başına suçlu değildir.   

Yıllardır nerden geldiğini bilmediğim küçük bir tablo süsler evimin girişini: taş bir duvarı aşıp sokağa çıkmaya çalışan bir çocuk resmi. Altında bir yazı “Özgürlük sokaklardadır” diye .... İran da sokaklar özgür değildir, herkes kendi tutsaklığıyla dışarı çıkar. Bir çift gözün denetimi altındaymış gibi dolanırsınız, sakın eşarbınız kaymasın, paltonuz uzun olmalı, bunun gibi biçimsel bir çok dayatmalar var. Toplum kadın ve erkek diye ayrılmış. Kadınlar otobüse arka kapıdan, erkekler ön kapıdan biniyorlar çünkü otobüs ikiye bölünmüş. Fırında, bankada, okulda, gümrükte erkekler bir kuyrukta, kadınlar bir başka kuyruktalar.  

İran da evler duvarların ardına saklı gibidir, pencerelerin perdeleri gece gündüz kapalıdır. Herkes özlediği dünyayı kendi evinin duvarları içinde yaşar, sokaklar çoğunlukla siyah, gri veya kahverengidir. Trafik kurallarına kimse uymaz, araçların yayaya çarpması halinde yayalara büyük nafakalar ödenmektedir.  

Kadınların şarkı söylemesi yasak, köpek gezdirmesi yasak... Ya erkekler? kadınları özgür olmayan bir ülkenin erkekleri ne kadar özgürdür acaba ? Özgürlüğün yansıma özelliği vardır tek taraflı olamaz, ancak paylaşılırsa çoğalır..... Özgürlük doğurgandır, keşfedilmemiş duyguların, düşüncelerin doğuşunu tetikler, sanatı doğurur, yaşamı güzelleştirir, çeşitlendirir.  

Düşünün ki sokağa çıkarken sol ayağınızla topallamak zorundasınız, size böyle bir şart koşuluyor, topallamazsanız  gözler üstünüze çevriliyor. Hangi şart koşulursa koşulsun, can sıkıcı değil mi ?  İnsan haklarına aykırı bir durum bu, çünkü insan haklarının en önemli gerekçesidir: kimse kimsenin hayatına hükmedemez.  

İnsan özgür doğar, insanın doğuştan getirdiği bir haktır bu. Özgürlük yoksa yaşamak ne kadar anlamlı olabilir? İran halkı özgür olsun, insanca yaşasın, herkes gibi onlar da hak ediyor... En sevdikleri ve en özledikleri sözcük “Özgürlük” müş küçük bir araştırmama göre....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder