3 Şubat 2012 Cuma

GERÇEĞE OLAN SEVGİ VE BİLGİ

Osman Hamdi Bey in hayat hikayesini okurken dikkatimi çeken bir nokta oldu. Fransa da okuyup geldikten yıllar sonra, babası Edhem paşa, sadrazam olmuştur. Bu vesileyle padişaha oldukça yakındır. Ama bu yakınlığını, hep toplumu daha iyiye taşımak ve onun aydınlanması için kullanmıştır. Bir aydın insan tavrıdır bu. Kendini topluma karşı sorumlu hissetmek, kaynakları onun için kullanmak, koşullar uygun olmasa bile yılmamak, koşulları yaratmaya çalışmak.

Onun yaşadığı yıllarda, toplum sanata son derece yabancıdır, bir sanat okulu bile yoktur. Padişaha bir proje sunar ve bir sanat okulu açılması için destek ister. Bu gün Türk resim sanatının, heykelin, mimarlığın, arkeolojinin gelişmesini sağlayan yüzlerce öğrenci bu okulda yetişmiştir.

Osmanlı topraklarında kazılar yapıp buldukları eserleri “Türkler değer bilmez” bahanesiyle kendi ülkelerine kaçıran Alman ve Fransız arkeologlara engel olmak için yasalar çıkarılmasını önerir. O tarihten sonra bulunacak eserlerin gelecek nesillere miras kalması için, İstanbul Arkeoloji Müzesi nin kurulmasını talep eder. Bu iş için çok büyük bir bütçe gerektiğini o da bilir. Mimara, binayı öyle planlamasını ister ki, “Elimize maddi imkan geçtikçe binayı büyütecek şekilde tasarla” der. Arkeolojik kazılara bizzat katılır, çok önemli binlerce yıllık eserler bulunur ve bunların taşınması için her türlü imkanı zorlar.

Diyeceğim, Osman Hamdi bey, devletin imkanlarını kendi çıkarları için değil, toplumun çıkarları için, kendi çocuklarını zenginleştirmek için değil, toplumu kalkındırmak için kullanmış. Bundan da anlıyoruz ki Osman Hamdi bey vizyonu olan aydın bir devlet adamıdır. Ölümünün 100. yılında bile rahmetle anılabiliyor, ne mutlu ona…

İçinde yaşadığı toplumun zaaflarından yararlanarak, koşulları kendi çıkarları için kullanmak, ancak cin fikirli insanların işidir. Bu tür insanlar, her türlü devlet olanağını kendi çıkarları için kullanırlar. Belki de bu yüzden en büyük düşmanları aydınlardır. Onlarda olmayan bir vizyon, onlarda olmayan bir cevher vardır aydınlarda, onların hiç sevmediği şey : gerçeğe olan sevgi ve bilgi.

Kendi banka hesapları kabardıkça işsizliği çözdüğünü sanan, halkın neden mutsuz olduğunu anlamayan, kapalı kapılar ardında milletinden gizli sözler veren bu tür politikacıların artık dünyanın hiçbir yerinde ihtiyaç yoktur.

Vizyonu her mahalleye bir cami, her mahalleye bir imam atamadan öteye gitmeyen, sadece kendi çocuklarını zenginleştirme amacında olan bir imam başbakanın modası çoktan geçmiştir.

Muna
02 02 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder